Baruh HaŞem… Çok Şükür…
Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve
dostlarım.
Dün gece Pesah’ı karşıladık, kutladık…
Yaradan hepimize her sene sevdiklerimizle beraber sıhhatlerle, mutluluklarla
kutlamayı nasip etsin.
İsrail’e 2011 Nisanında göç etmiştim.
Pesah zamanı. 5 sene bitti. Göz açıp kapayıncaya kadar derler değil mi? Yok anam yok, öyle değil… Zorlandığım beş
sene oldu. Hiç de öyle vıınn diye geçmedi. Yeniden bir hayat kurduk. Çoluk
çocuk, torun torba… Hepimiz zorlandık. Kolay olmadı. Yeni bir ülke, yeni bir ev,
yeni bir iş ve en önemlisi yeni bir lisan… Ama ne diyeyim, çok şükür.
Dün akşam seder sofrasında filmi bir
geriye sardım. Evde işsizlikten kafayı sıyırdığım zamanlar geldi aklıma, sonra
pazarda çalıştığım günler. Çok zordu, kolay değil yaş atmış bilmem kaç…Derken
bugünkü işime başlangıç yaptığım zamanlar... Bir şeyler söylüyorlar
anlamıyorum. Bilgisayar İbranice. Ben ekrana bakarım, ekran bana... Bu günüme
çok şükür. Koca bir depoyu idare ediyorum. Şimdilerde de yeni bir depo daha
kuruyorum. Bilgisayarı da çözdüm, kendime yetecek kadar İbraniceyi de… Bir de
şansıma işimdeki insanlar İngilizce ve Ladino da biliyorlar. Çok Şükür…
Perşembe akşamı eve geldiğimde eşim
Ceni’yi pestili çıkmış bir vaziyette buldum.
Kardeşim Eli’nin dediği gibi Salamon bolado… Sonra ne oldu biliyor
musunuz? Dibine kadar zorlandığım 5 senin ödülünü aldım. Ceni dedi ki:
-Yorgunum ama mutluyum. Yorgunluğum hiç
önemli değil.. Bu memleket bana Baruh HaŞem demeyi öğretti. Çok şükür bütün
ailem bir arada. Yarın akşam 30 kişi seder masasında olacağız. Pujados i non
aminguados.…(artalım, eksilmeyelim) Baruh HaŞem…
Gözlerim buğulandı…Değdi be… Bütün
çektiklerimize, bütün sıkıntılarımıza değdi. Anladım ki tutunmuşuz burada.
Gerçekten kendimize yepyeni bir hayat kurmuşuz. Baruh HaŞem..
Bana zaman zaman “pişman mısınız?” ya da “özlemiyor musunuz?” diye soruyorlar.
Pişmanlık ne demek? Asla… Söz konusu bile
değil. Eşimin ve benim, hayatımızda aldığımız tartışmasız en riskli, en zor
karardı. Ama en doğru karar mıydı, işte orası belli değildi. Yani ne
olacağımızı bilemiyorduk. Acaba başımıza neler gelecekti?
Eğer
kısmetse oluyor. Yollar açılıyor. Sanki bir takım gizli güçler sana yol gösteriyor.
Problemler kendiliğinden çözülüyor… Oluyor, her bir şeyler kendiliğinden
halloluyor… Hem de daha da güzel oluyor…
Bu
gün, 5 sene sonra, samimiyetle diyebilirim ki çok şükür. İyi ki
gelmişiz.
Doğru
yapmışız.
Zor oldu,
çok zorlandık.
Ama hiç
pişman değiliz.
Baruh
HaŞem…
İçimizde
bir takım bilinmeyen sıkıntılar yok.
Endişeli
değiliz.
Korkularımız
yok.
Savaştan
da korkmuyoruz, maddi sorunlardan da.
Yarışlarımız
da yok, sınıflarımız da…
Kurtulduk,
çok şükür, bin kere çok şükür. Baruh
HaŞem…
Özlemek
dediğin zaman elbette özlüyoruz. Özlememek mümkün mü? Ama bu öyle başa
çıkılamayacak bir şey değil bu. Şu bir gerçek ki bugünkü teknoloji bu konuda
çok yardımcı oluyor. Görüntülü konuşmalar, videolar vs. biraz da olsa özlemi
hafifletiyor. Adayı, rakıyı, balığı, boğazı desen, elbette arıyoruz. Bir yandan
da özlemek kaybetmek demek değil ki. Binersin uçağa, altı üstü iki saat.
Gidersin boğaza, yersin lüferi, içersin rakıyı dönersin, işte bu…
Ama çok
şükür burada da pek çok güzellik hayatımıza yeni girdi.
Bakın dün
ne oldu?
Alış
verişte eve dönüyorum. Netanya, Poleg’e girerken otobanın üzerindeki köprüden
geçersiniz. Köprünün iki tarafına dizilmiş onlarca İsrail ve Netanya bayrağı.
Kocaman kocaman
bayraklar.
Çok
duygulandım, durdum, resimlerini çektim.
Pesah
İsrail’de elbette başka oluyor…
Bu da
hayatımıza giren bir başka güzellik…
Bunun
gibi pek çok güzelliği de hayatımızın artı hanesine yazdık çok şükür…
Baruh
HaŞem…
Hepinizin Pesah bayramı kutlu olsun.
Aaron Baruch (Ankaralı)