23 Nisan 2016 Cumartesi




Baruh HaŞem… Çok Şükür…






Sevgili kardeşlerim, yeğenlerim ve dostlarım.
Dün gece Pesah’ı karşıladık, kutladık… Yaradan hepimize her sene sevdiklerimizle beraber sıhhatlerle, mutluluklarla kutlamayı nasip etsin.
İsrail’e 2011 Nisanında göç etmiştim. Pesah zamanı. 5 sene bitti. Göz açıp kapayıncaya kadar derler değil mi?  Yok anam yok, öyle değil… Zorlandığım beş sene oldu. Hiç de öyle vıınn diye geçmedi. Yeniden bir hayat kurduk. Çoluk çocuk, torun torba… Hepimiz zorlandık. Kolay olmadı. Yeni bir ülke,  yeni bir ev,  yeni bir iş ve en önemlisi yeni bir lisan… Ama ne diyeyim, çok şükür.
Dün akşam seder sofrasında filmi bir geriye sardım. Evde işsizlikten kafayı sıyırdığım zamanlar geldi aklıma, sonra pazarda çalıştığım günler. Çok zordu, kolay değil yaş atmış bilmem kaç…Derken bugünkü işime başlangıç yaptığım zamanlar... Bir şeyler söylüyorlar anlamıyorum. Bilgisayar İbranice. Ben ekrana bakarım, ekran bana... Bu günüme çok şükür. Koca bir depoyu idare ediyorum. Şimdilerde de yeni bir depo daha kuruyorum. Bilgisayarı da çözdüm, kendime yetecek kadar İbraniceyi de… Bir de şansıma işimdeki insanlar İngilizce ve Ladino da biliyorlar.   Çok Şükür…
Perşembe akşamı eve geldiğimde eşim Ceni’yi pestili çıkmış bir vaziyette buldum.  Kardeşim Eli’nin dediği gibi Salamon bolado… Sonra ne oldu biliyor musunuz? Dibine kadar zorlandığım 5 senin ödülünü aldım. Ceni dedi ki:
-Yorgunum ama mutluyum. Yorgunluğum hiç önemli değil.. Bu memleket bana Baruh HaŞem demeyi öğretti. Çok şükür bütün ailem bir arada. Yarın akşam 30 kişi seder masasında olacağız. Pujados i non aminguados.…(artalım, eksilmeyelim) Baruh HaŞem…
Gözlerim buğulandı…Değdi be… Bütün çektiklerimize, bütün sıkıntılarımıza değdi. Anladım ki tutunmuşuz burada. Gerçekten kendimize yepyeni bir hayat kurmuşuz. Baruh HaŞem..
Bana zaman zaman “pişman mısınız?”  ya da “özlemiyor musunuz?”  diye soruyorlar.
Pişmanlık ne demek? Asla… Söz konusu bile değil. Eşimin ve benim, hayatımızda aldığımız tartışmasız en riskli, en zor karardı. Ama en doğru karar mıydı, işte orası belli değildi. Yani ne olacağımızı bilemiyorduk. Acaba başımıza neler gelecekti?
Eğer kısmetse oluyor. Yollar açılıyor. Sanki bir takım gizli güçler sana yol gösteriyor. Problemler kendiliğinden çözülüyor… Oluyor, her bir şeyler kendiliğinden halloluyor… Hem de daha da güzel oluyor…
Bu gün,  5 sene sonra,  samimiyetle diyebilirim ki çok şükür. İyi ki gelmişiz.
Doğru yapmışız.
Zor oldu, çok zorlandık.
Ama hiç pişman değiliz.
Baruh HaŞem…
İçimizde bir takım bilinmeyen sıkıntılar yok.
Endişeli değiliz.
Korkularımız yok.
Savaştan da korkmuyoruz, maddi sorunlardan da.
Yarışlarımız da yok, sınıflarımız da…
Kurtulduk, çok şükür, bin kere çok şükür.  Baruh HaŞem…

Özlemek dediğin zaman elbette özlüyoruz. Özlememek mümkün mü? Ama bu öyle başa çıkılamayacak bir şey değil bu. Şu bir gerçek ki bugünkü teknoloji bu konuda çok yardımcı oluyor. Görüntülü konuşmalar, videolar vs. biraz da olsa özlemi hafifletiyor. Adayı, rakıyı, balığı, boğazı desen, elbette arıyoruz. Bir yandan da özlemek kaybetmek demek değil ki. Binersin uçağa, altı üstü iki saat. Gidersin boğaza, yersin lüferi, içersin rakıyı dönersin, işte bu…

Ama çok şükür burada da pek çok güzellik hayatımıza yeni girdi.
Bakın dün ne oldu?
Alış verişte eve dönüyorum. Netanya, Poleg’e girerken otobanın üzerindeki köprüden geçersiniz. Köprünün iki tarafına dizilmiş onlarca İsrail ve Netanya bayrağı.
Kocaman kocaman bayraklar.
Çok duygulandım, durdum, resimlerini çektim.
Pesah İsrail’de elbette başka oluyor…
Bu da hayatımıza giren bir başka güzellik…
Bunun gibi pek çok güzelliği de hayatımızın artı hanesine yazdık çok şükür…
Baruh HaŞem…
Hepinizin Pesah bayramı kutlu olsun.
Aaron Baruch   (Ankaralı)